Bilim insanları onlarca yıldır sera gazı emisyonlarının ve küresel ısınmanın olumsuz etkilerinden bahsediyor. Bu ısrarlı girişimler sonunda hem hükümetlerin hem de şirketlerin daha duyarlı hale gelmesini sağladı. Özellikle Avrupa Birliği’nin son Yeşil Mutabakat girişimi, konuyu global; ve daha önemlisi somut bir durum haline getirdi.
Peki, blockchain’i burada konumlandırmak mümkün mü? Uzmanlara göre bunun yanıtı kocaman bir evet. Fakat, tüketilen elektrik miktarı ile özellikle başlarda çevrecilerin hedefinde olan blockchain ve kripto dünyası bunu nasıl başarabilir?
Bitcoin’in elektrik faturası ne kadar?
Cointelegraph’ın İngilizce edisyonunda “Blockchain’s environmental impact and how it can be used for carbon removal” başlıklı yazısıyla konuyu inceleyen Anthony Clarke’ın aktardığına göre konu üst düzey makamlar ve medya kuruluşlarının da gündeminde. New York Times’a göre, Bitcoin ağının yılda yaklaşık 91 terawatt-saat elektrik kullandığını ve bunun Finlandiya gibi ülkelerden daha fazla enerji tüketimi anlamına geldiğini aktaran Clarke, çeşitli kaynaklarda bu miktarın yıllık 150 TWh seviyesinde olduğunu ve bunun da 45 milyon nüfuslu Arjantin’den daha fazla enerji tüketimi anlamına geldiğini ifade ediyor.
Bununla birlikte net bir tüketim hesaplamak çok da olası değil. Farklı ölçüm metotlarına göre miktar değişebiliyor. Örneğin Digiconomist’in verilerine göre Bitcoin, 204 TWh ile dünya genelinde üretilen enerjinin %0,82’sini, Ethereum ise 85 TWh ile %0,34’ünü kullanıyor. Cambridge Bitcoin Elektrik Endeksi’ne göreyse Bitcoin ağı yılda 92 TWh enerji kullanıyor. Michel Khazaka tarafından hazırlanan bir araştırma ise geleneksel bankacılık sistemlerinin Bitcoin’e göre 56 kat daha fazla enerji kullandığını ortaya koyuyor.
Ek bilgi olarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’nin 2021 yılı tüketiminin 331,5 milyar kWh olduğunu belirtelim.
Blockchain neleri düzeltebilir?
Yeni normal olarak tanımlayabileceğimiz ekonomik modelde karbon kredilerinin önemli bir rolü bulunuyor. Karbon kredileri, basit bir ifadeyle, karbon ayak izi ve sera gazı salımı yüksek olan şirketlerin belirli miktarlarda karbon kredisi alarak üretebilecekleri sera gazı emisyonunu yükseltebilecekleri. Bu özellikle, demir çelik, petrokimya gibi enerji yoğun sektörlerin başlıca sorunlarından biri. Bu sınıftaki şirketler, karbon kredisi satabilecek, yani sera gazı emisyonu açısından limitlerin altındaki şirketlerden karbon kredisi alabiliyor. Fikir vermesi için Tesla’nın bu yolla sadece 2022’nin ilk çeyreğinde 679 milyon USD gelir elde ettiğini belirtelim.
Küresel bir dijital varlık ve karbon kredisi borsası olan 1GCX’in CTO’su R.A. Wilson, Cointelegraph’a yaptığı açıklamada karbon denkleştirme endüstrisinin önümüzdeki birkaç yıl içinde trilyonlarca dolarlık bir pazara ulaşabileceğini öngörüyor. Bununla birlikte, mevcut yapıda dolandırıcılık ve kredilerin tekrarı gibi sıkıntılar yaşandığını kaydeden Wilson, blockchain’in karbon kredisi satışlarının tüm kayıtlarının doğru bir şekilde izlenmesine yardımcı olabileceğine dikkat çekiyor.
ESG dönemine hazır mıyız?
Son dönemlerde ’ESG’ kısaltmasının çeşitli mecralarda karşınıza çıkmış olma ihtimali var. Eğer henüz çıkmadıysa da yakın geleceğin popüler kavramlarından biri olacağı rahatlıkla söylenebilir. Peki nedir bu ESG? Kimilerinin ilk aklına geldiği gibi popüler tarihçi Emrah Safa Gürkan değil elbette. Enviromental, Social ve Governence, yani Çevresel, Sosyal ve Yönetişim. Bu kavram uzunca bir zamandır “kurumsal sosyal sorumluluk” başlığı altında kısmen de olsa kullanılıyordu. Bununla birlikte, çevre odaklı hedeflerdeki artışla günümüzde çevre ve sosyal fayda odaklı bir kurumsal yönetişim yöntemi haline dönüştü.
ESG için sayıları hızla artan danışmanlık firmaları kurumları bu yeni döneme hazırlamak için çaba sarf ediyor. Genel yönetim anlayışı buna göre şekillendiriliyor, kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları sosyal faydayı öne çıkaracak şekilde genişletiliyor ve elbette bu çevreyi koruma hedefiyle bir bütün halinde sunuluyor. Nihai amaç, karbon emisyonlarını azaltma gibi teknik yöntemlerle geleceğe hazırlanmak.
Blockchain teknolojisinin devreye girdiği konulardan biri de tam olarak bu. Blockchain, günümüzde işletmeler tarafından karbon emisyonlarını azaltarak çevreyi korumanın bir yolu olarak görülmeye başlanmış durumda.
Avrupa Komisyonu’ndan blockchain tavsiyesi
Blockchain’i iklim değişikliğiyle mücadelede kullanmak isteyen en büyük kurumsal yapıların başında Avrupa Komisyonu geliyor. Blockchain’i sera gazı emisyonlarının şeffaflığını, hesap verebilirliğini ve izlenebilirliğini önemli ölçüde artıran güçlü bir araç olarak tanımlayan Avrupa Komisyonu, şirketlerin yine bu teknolojiyle karbon emisyonları hakkında daha doğru, güvenilir, standartlaştırılmış ve hazır veriler sağlamasına yardımcı olacağına dikkat çekiyor.
Tüm değer zinciri boyunca karbon ayak izinin azaltılmasını daha iyi hesaplamak, izlemek ve raporlamak için akıllı sözleşmelerin kullanılabileceğine dikkat çeken Komisyon, anında kimlik doğrulama, gerçek zamanlı veri doğrulaması ve net veri kayıtları sağlama konularında da blockchain’in kilit rol oynayacağını öngörüyor.
Avrupa Komisyonu’nun blockchain ve iklim değişikliği özelinde attığı bazı adımlar ise şu şekilde sıralanıyor:
İklim değişikliğinin hafifletilmesine ve adaptasyonuna katkıda bulunan Blockchain tabanlı dijital yenilikleri destekleyen teknik yardım ve yatırım programları geliştirmek. Tedarikçiler ve tüketiciler arasında bir ağ oluşturan Blockchain tabanlı çözümleri hızlandırarak tüm toplumsal paydaşları dahil etmek. Sürdürülebilir finans girişimlerini desteklemek, yeşil tahviller, FinTech çözümleri ve alternatif finans mekanizmalarıyla iklim değişikliği faaliyetlerini finanse etmek için Blockchain kullanımını teşvik etmek. Birleşmiş Milletler ajansları, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kuruluşları dahil olmak üzere stratejik ortaklıklar geliştirmek. Avrupa’da temiz teknoloji inovasyon ekosistemini güçlendirmek ve temiz teknoloji girişimleri ile KOBİ’ler için finansmana erişimi iyileştirmek. Kripto dünyasından öne çıkan çevre dostu uygulamalar
EarhFund: Kullanıcıların başta Tether (USDT) olmak üzere çeşitli kripto paraları farklı çevre dostu hedefler için bağışlayabileceği bir platform. DAO yapısındaki EarthFund, DAO üyelerinin fonların nasıl kullanılacağına karar vermesine izin veren bir yapıyla hareket ediyor.
Toucan: Gerçek dünyadaki karbon denkleştirme kredileriyle desteklenen kripto token’ları olan, token bazlı karbon kredileri sunan bir platform. Karbon ofsetler, zincir üzerinde BCT (Base Carbon Tonnes) olarak temsil ediliyor. Mark Cuban, Kasım 2021’de yaptığı bir açıklamada her 10 günde bir 50.000 USD değerinde karbon ofset satın aldığını ve bunları BTC olarak zincire yerleştirdiğini açıklamıştı.
Algorand: Tamamen karbon nötr olduğunu açıklayan Blockchain platformu. Bunu, herhangi bir madenciliğin olmadığı, bunun yerine bir sonraki bloğu doğrulamak için doğrulayıcıların rastgele seçildiği bir sürece dayanan saf hisse ispatı madenciliği algoritması ile başardı.
Ethereum 2.0: Yakın zamanda devreye alınması hedeflenen Ethereum 2.0, Blockchain ağının bir PoW konsensüs algoritmasından hisse kanıtına geçişini ve bazı ek değişiklikleri getirecek. Blokların doğrulanması için madencilik donanımı gerektirmemesi sayesinde enerji tüketimleri ciddi oranda azaltılmış olacak. Daha az enerji kullanımı ise daha az fosil yakıt kullanımı anlamına gelecek ve bu da atmosfere salınan karbon miktarını düşürecek.