İbn-i Haldun‘un devlet görüşünde, her devletin yaşadığı belli başlı aşamalar bulunur. Bu aşamalar ise bir insanın yaşam dönemlerine benzetilebilir. İbn-i Haldun’a göre bir devlet doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Günümüzde sık sık kullanılan “şirketokrasi” tabiri ile ise şirketler, bu devlet benzetmesini sık sık yaşıyorlar: Hızlı bir büyüme çağı, olgunlaşma, yaşlanma ve kaçınılmaz ölüm. Kripto şirketlerinde de bunu görebilmek mümkün, ancak beklenenden çok daha hızlı yaşanan ölümler, bazı şirketlerin yaşlanmasına dahi izin vermiyor.
Öyle ki 2019’un mayıs ayında doğan FTX, arkasına ileride ölümüne neden olacak olan Binance’in de yatırımını alarak hızlı bir büyüme dönemine girdi. Ancak yatırımcılarının varlıklarını kullanarak deyim yerindeyse hormon takviyesi alan FTX, denkliklerinden çok daha hızlı bir şekilde büyüdü.
Çok kısa bir süre içerisinde ABD’nin Beyaz Saray’ı da dahil olmak üzere birçok siyasi kuruluşa bağış yapma boyutuna gelen FTX, yaptığı satın alımlarla da sık sık gündeme geliyordu.
Japon Borsa Liquid, Embed Finance Technologies, Robinhood hisseleri ve Voyager Digital’in varlıkları da dahil olmak üzere birçok şirketi bünyesine katarak çığ etkisi ile büyüyen FTX, dünyanın en büyük müsabakası SuperBowl’da dahi kendisine yer buldu.
Ancak bu hormonlu büyüme, FTX’in içten başlayan çöküşünü oldukça hızlandırdı. Geriye sadece Binance’in son hamlesi kaldı.
Kripto para sektörünün belki de en büyük borsa çöküşlerinden birine ev sahipliği yapan FTX, sadece kendisinin değil, beraberinde gelen birçok şirketin ölümüne neden oldu. Terra ekosisteminin çöküşünden sonra 2022 yılına ikinci bir meteor etkisi yaratan çöküş, sadece kendisine bağlı olan şirketlerin değil, konudan tamamen uzak birçok şirketleri karanlığa gömdü.
FTX’in bu denli büyük bir etki yaratmasının en büyük sebeplerinden bir de şüphesiz yan yatırım kolu Alameda Research‘tü. Alameda’nın bünyesinde bulunan şirket ve varlıklar, FTX’in iflas etmesi ile birlikte yatırımcıları tarafından güvenini kaybetti ve böylelikle ölüm zincirinde kendisine yer buldu.
Peki FTX krizi ve Alameda etkisi tam olarak nasıl gelişti, hangi şirketler neden iflas etti? Gelin FTX’in ölüm hikayesi ve Alameda’nın rölünü 10 maddede masaya yatıralım.
1- Merkezi borsaların yükselişi
Kripto para endüstrisindeki ilk borsal açma trendi, aslında çok daha erken yıllar olan 2000’lerin sonu ve 2010’ların başında ortaya çıktı. Kullanıcıların Bitcoin gibi dijital varlıkları satın almaları (ki o dönemde günümüzdeki kadar çok yoktu), satmaları ve takas etmeleri için bir platform ihtiyacı giderek artıyordu. Kullanıcıların Bitcointalk tarzı forumlarda escrow kullanarak kripto ticareti yaptığı kayıtlar forumun arşivlerinden hâlen görülebiliyor.
Bu noktada en dikkate değer ilk dönem borsa, 2010 yılında Japonya’da kurulan ve bir zamanlar dünyanın en büyük Bitcoin borsası olarak da bilinen Mt.Gox’tu. 2014 yılında 850.000 Bitcoin’lik (BTC) kayba neden olan ve şirketin iflası ile sonuçlanan önemli bir hack yaşandı
Bir başka ilk dönem borsa ise, 2011 yılında Slovenya’da kurulan ve bugün hala faaliyette olan Bitstamp’tı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk borsa, 2012 yılında kurulan ve hızla dünyanın en büyük borsalarından biri haline gelen Coinbase idi.
Tarih ve borsaların açılış tarihlerinden de anlaşılacağı üzere günümüz popüler borsalarından hâlen eser yoktu. Öyle ki Binance 2017’nin temmuz ayında, Kraken 2013 yılında, FTX ise yukarıda da belirtildiği üzere 2019’da kuruldu.
Bu dönemde birçok kripto para borsası kurulurken şirketleşme süreci başladı ve aktif reklam kampanyaları, projeler ve etkinlikler düzenlendi. FTX‘in hızlı ve dikkat çeken yükselişi ise tam olarak böyle başladı.
2- FTX’in doğumu
FTX, 2019 yılında, yatırım danışmanı şirketi Jane Street’in iki eski çalışanı olan Sam Bankman-Fried ve Gary Wang tarafından kuruldu. Borsanın arkasındaki fikir, profesyonel tüccarların ihtiyaçlarını karşılayacak ve onlara gelişmiş ticaret stratejileri için gerekli araçları sağlayacak bir platform yaratmaktı. Türev ürünlere ve yenilikçi ürünlere odaklanan FTX, yatırımcılar arasında hızla popülerlik kazandı ve dünyanın önde gelen kripto para borsalarından biri haline geldi.
Ancak bu popülerliği kötü niyete çeviren borsa, kullanıcıların bu varlıkları ile agresif bir yatırım ve reklam politikasını benimsedi. Bu, borsanın büyümesinin çok daha hızlı ve dikkat çekici boyutlara ulaşmasını sağladı. Doğal olarak hızlı bir yükseliş çemberi söz konusu oldu.
Bu büyümede bir diğer etki ise yukarıda da bahsedildiği üzere yapılan büyük sponsor anlaşmaları oldu. Hem F1 hem de SuperBowl gibi yerlerde adını sık sık duyuran borsa, giderek diğer borsaların da dikkatini çekmeyi başardı.
3- Borsanın ilk büyük adımları
FTX’in hem yatırımcılarının hem de genel kullanıcının en fazla dikkatini çektiği nokta, hem büyük reklam kampanyaları hem de yapılan kritik satın alımlar oldu. Şirketin hızlı bir şekilde bünyesine eklediği şirketler, şirketin hem hacim hem de piyasa açısından deyim yerindeyse bir gövge gösterisi yapmasına neden odlu.
Bununla birlikte büyük risk sermayesi grupları ile yaklaşık 2 milyar dolarlık yatırım anlaşmaları yapan FTX, bu yatırım ve satın alım anlaşmalarını da Alameda üzerinden varlık alımları ile güçlendirdi.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, FTX’in 30 yaşındaki kurucusu Sam Bankman-Fried, şirketin yüzü oldu. Borsanın ülkelerden aldığı lisans onayları ve büyük spor sponsorlukları, FTX’i gözden kaçırmayı zorlaştırıyordu.
4- Borsanın zirve noktası
Kripto sektörünün en aktif borsaları arasında çok hızlı bir şekilde kendisine yer bulan FTX, bu performansını farkı alanlara bölüştürme stratejisine yöneldi. Bu alanlardan biri yeni sektörel yatırımlar iken, diğer en önemli kısım ise şüphesiz siyasetti.
Sık sık kongre toplantılarına katılan Sam Bankman-Fried, birden bire siyasi açıdan da kendisine kritik bir alan bulmuş oldu. Bu alanı yaptığı siyasi yatırım ve bağışlarla da destekleyen FTX, diğer borsalar için oldukça büyük bir risk oluşturmaya başladı. Öyle ki komisyon üyelerinin borsaları çağırması sırasında toplantıya katılmayan Coinbase’in CEO’su Brian Armstrong, bu duruma tepkisini Twitter üzerinden göstermişti.
Bu adımlar, Sam Bankman-Fried’in siyasi adımlarının ilerleyen dönemde seçimlere katılmaya kadar gidebileceğine dair uçuk iddiaların ortaya atılmasına sebep oldu.
5- Patlama öncesi ilk fitil
FTX’in iflasına giden yoldaki ilk çakıl taşı, aslında borsaların dikkatini fazlaca çekmesinden koptu. Binance ile Voyager için yaptıkları yarış ve sonrasında FTX’in satın alması, borsanın rakip borsa sayısının artmasına neden oldu. Ancak burada kritik nokta, FTX’in ilk yatırımcılarının arasında Binance’in olmasıydı. Boranın yerel token’ı FTT’nin büyük bir kısmına sahip olan Binance, uzunca bir süre bu varlıkları tuttu. Ancak FTX’in kendisine karşı lobileşmesine yönelik iddiaların artması sonrası ilk fitili ateşlendi.
6- Binance’in FTT darbesi
FTX ve Binance arasındaki ilk gerginlik, FTX’in bazı API ürünlerini Binance ile entegre etmeyi reddetmesi, ve FTX’in CEO’su Sam Bankman-Fried’in Twitter üzerindeki ufak çaplı laf sokuşları ile gerçekleşti.
Bunun üzerine iki borsa arasındaki dostluk ilişkisinin yavaştan rekabet ve hatta daha da ötesinde düşmanlığa varışı başladı. FTX’in bu muamelesine karşın cevap olarak ilk başta kurumsal ürünlerini piyasaya süren Binance, FTX’i ikl rakip tahtasına oturttu.
Alameda’nın bilançosu sızdırıldıktan sonra, FTX’in rakibi olan kripto platformu Binance’in CEO’su Changpeng “CZ” Zhao, 6 Kasım’da şirketinin tüm FTT tokenlerini satacağını duyurdu. FTT’nin fiyatı keskin bir şekilde düştü. Bu açıklama ve FTT’deki düşüş sonrası panik yaparak varlıklarını borsadan çekmeye çalışan kullanıcılar, sayıların artması ile birlikte bir takım sorunlar ile karşılaşmaya başladı.
7- FTX’in likidite krizi
Binance’in FTT satış haberi sonrası yatırımcıların büyük bir çoğunluğu FTX’ten varlıklarını çekmek için hızlıca emirler vermeye devam etti. Sayısı ve miktarı giderek artan bu çekim işlemleri ilk olarak 1.000 dolar ile sınırlandırıldı. Bu sınırlama, kullanıcıların kapıldığı panik havasının çok daha karanlık ve sisli bir hâle bürünmesine neden oldu.
Çekim talepleri giderek artarken, günden güne artan kriz sinyalleri, sonunda FTX’in Binance’den likidite için kurtarma paketi istemesine kadar vardı.
Devamında 8 Kasım’da Binance, FTX’in ABD dışı kollarını satın almak için harekete geçtiğini açıkladı. Ancak bu açıklamalar kısa bir süre sonra durumun çok kötü olduğu gerekçesiyle tersine döndü.
Para çekim işlemlerini askıya alan FTX, tüm dünyada büyük ses getirmeye devam ederken, tarih 11 Kasım 2022’yi gösterdiğinde FTX’in iflas koruma başvurusu tüm dünyaya duyuruldu.
8- FTX ve Alameda Research
FTX krizi çok daha büyümeden Alameda Research, ilk olarak kendisini Binance’in FTT satış bildirisi sonrası gösterdi. Binance’in elindeki FTT’leri satacağını belirtmesi üzerine bu FTT’leri belirli bir miktardan satın alabileceğini belirten Alameda Research, kullanıcıların elindeki bunu karşılayabilecek varlık olmadığını söylemesi ve Binance’in CEO’su Changpeng Zhao’nun alay etmesi ile pek iyi bir çıkış yapamadı.
Ancak bunun sebebi CZ değil Alameda Research‘ün hâlihazırda varlıklarının elinde olmamasıydı.
Öyle ki hem FTX hem de Alameda, kullanıcılarından aldıkları varlıkları, başka kaynaklara yönlendiriyor ve bu şekilde büyüme hızlarını artırıyorlardı.
Bu likidite krizinin Alameda tarafında da devam ettiğini gösterdi.
9- FTX’in iflas radyasyonu ve beraberinde gelen şirketler
FTX’in iflası sonrası konudan bağımsız şirketlerin ilk yaptığı hamle, FTX ile bağlantılarının olmadığı ve herhangi bir varlığı FTX’te tutmadıklarını söylemek oldu. Varlıkları FTX’te kalan şirketler ise benzer bir şekilde mağdur konumunda açıklamalar yapmaya devam etti.
Birçok şirketin konu hakkında açıklama yapması üzerine çoğu yatırımcının içine su serpecek rezerv kanıtları da borsalar tarafından teker teker açıklandı. Hatta bu durumun o kadar ciddiye alındı ki, rezerv kanıtı sunmayan borsalar üzerinde baskı giderek arttı.
10- FTX’in geleceğe bıraktığı tecrübe ve miras
FTX’in iflası, şüphesiz 2022’nin Terra çöküşünden sonra yaşadığı en büyük kriz oldu. Bu kriz hem borsalara hem de piyasalar oldukça kötü yansıdı. Ancak birçok uzman, bu yaşanan kriz ve düşüşlerin sektörün büyümesi ve olgunlaşması açısından oldukça önemli olduğu görüşünde. Öyle ki sektödeki zayıf ve yanlış olan aktörlerin elenmesi, hem sektörün geleceği hem de yatırımcıların korunumu için oldukça önemli.